TAÇ VİRÜSÜ

TAÇ VİRÜSÜ

Özlem O.COMER – 13.03.2020

 

Herkese uzak diyarlardan merhaba!

 

Dünyadaki gelişmeleri izlerken kendime çıkardığım notları sizinle paylaşmak istedim. Herhangi bir ajandam, görüşüm ya da yorumum olmadan sadece olayların bendeki izdüşümleri bunlar.

1. Yaşadığımız gezegende her yaşam formu birbirine ne kadar da bağlı. Covid virüsü zoonotik bir virüs, yani hayvandan insana atlamış. Dünyadaki tüm canlılarla aynı havayı soluyoruz, mikroplarımızı paylaşıyoruz. Karmik bir içiçe geçmişliğimiz var. Belki bu vesileyle doğaya ve hayvanlara nasıl davrandığımızı sorgularız

2. Korku, panik ve kıtlık bilinci.. Zor zamanları beraberce, paylaşarak daha kolay atlatırız. Marketleri boşaltmak, gerçekten ihtiyacımız olup olmadığını sorgulamadan komşumuzun ihtiyacını da kendi sepetimize doldurmak? Gerçekten yorumsuz... Hayatta kalma içgüdüsü bizi hem insan yapıyor hem de insanlıktan çıkarıyor öyle değil mi?

3. Kıtalar, ülkeler, sınırlar aslında ne kadar da önemsiz ve anlamsız... Dünyanın (sözde) en gelişmiş ülkesinde ya da en az gelişmişinde aynı kaderi paylaşıyoruz, aynı korkuya teslim oluyoruz.

4. Kaostan korkmakla birlikte kaosa bir düşkünlüğümüz var. Çünkü göz göre göre amaçlı yaratılan sahte kaos senaryolarına balıklama atlıyoruz. Bence pek hoşumuza gidiyor! Bizi ancak gerçekler iyileştirir, sadece gerçeğimizi kabul etmek gerek.

5. Konuştuğumuz virüs bir grip virüsü, sadece daha bulaşıcı. Çoğunluk sadece soğuk algınlığı semptomlarıyla atlatacak. Ölüm korkusuna kapılmaktansa, biraz istatistiklere baksak?

6. Her şeyin bir dengesi var. Sağlıklı korkumuza sahip çıkalım, yaratılan yersiz korkuyu ise satın almayalım.

7. Aslında insanlık bilincinde bir milat yaşıyoruz. Tıpkı 11 Eylül (x-apple-data-detectors://0)  gibi hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. İnançlarımızla ve seçimlerimizle hangi bilince hizmet ettiğimizi fark etme zamanı... Korku, sevgi, tüketim, israf, paylaşım, birlik, teklik? Parayı enerji olarak düşünürsek, enerjimizle hangi bilinci beslemeyi seçiyoruz.

8. Hayatımızın çoğunu bedenimize iyi bakmadan geçirip bu gibi kriz anlarında vitaminlerden medet ummak bence pek faydasız. Bağışıklık sistemimize ömür boyu özen göstermemiz gerekir ki böyle zamanlarda o da bize özen göstersin. İnsan için en tehlikeli virüs kendi düşünce sistemi. Korku ve panik, bağışıklık sistemimizi virüslerden daha çok zedeliyor. O yüzden yumurta kapıya dayanmadan bu gerçeğe uyansak? Gerçek gıda, gökkuşağı renkli meyve ve sebzelerden çok tüketiyorsak zaten beden kendini koruyacaktır.

9. Belki de içinde öz değerlerimizi yitirdiğimiz globalleşmenin yanında lokal olmak, kendi köyümüzde konuşlanmayı, kendi sebzemizi yetiştirmeyi, mahallemizdeki bakkaldan alışveriş etmeyi, komşumuzla selamlaşmayı hatırlamamız gerekiyor. Çünkü işler sarpa sarınca doğal olarak temellere geri dönüyoruz. Bence doğanın bize hatırlatma mesajı bu sefer bu oldu. Bakalım mesajı anlayacak mıyız?

 

Sevgiyle, sükûnetle, aklıselim kalalım. Birbirimize kucak dolusu sevgilerimizi yollayalım, kalpleri ferah tutalım.